MİLLİYET GAZETESİ BAŞYAZARI ABDİ İPEKÇİ ÖLDÜRÜLÜYOR
1 Şubat 1979 Perşembe akşamı, Milliyet gazetesinin başyazarı Abdi İpekçi, evine giderken trafik ışıklarında durduğu sırada vurulmuş ve can vermişti. Bunun MHP Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak yaptığı açıklamada: ‘’Abdi İpekçi’nin mutedil ve uluslararası çalışmalarda kabul ettirmiş bir gazeteci olduğunu, ülkemizde anarşiyi daha da yaygınlaştırmak ve devletimizi zaafa uğratmak isteyenler tarafından hedef seçildiğini’’ söylüyor. Ayrıca Ecevit iktidarı döneminde öldürülen 1300’e yakın vatandaşımızın katillerinin yakalanmamış olmasının sadece aciz ve beceriksizlikten değil bu kanlı bölücü çetelere kanat germesinden kaynaklandığını ifade ediyordu.
Gün Sazak’a Kanser Teşhisi Konuluyor
Türkeş, bir sabah yanına gelen Gün Bey’in yüzündeki durgun ifadeyi fark eder. Gün Bey:
‘’Efendim, size biraz keyifsiz bir haber vereceğim… ben kanserim!’’
Türkeş bir anda çarpılır sonra sabır ve teselli kabilinden sözler söyleyerek: ’’Bizim yapacağımız dermanı aramak ve gerisini Allah’a bırakmak…’’ Gün Bey de cevaben:
‘’Elbette yapabileceğimizi yapmak ve O’nun takdirine teslim olmaktan başka yol yok…’’ diye cevap verir.
Gün Bey her şeye rağmen metindir, tevekkül içindedir. Londra’ya gidecek ve kendisine tavsiye edilen hastanede tedavi olacaktır.
Gün Bey, Necati Paşa’nın odasında otururken bir telefon gelir paşa konuşup telefonu kapattıktan sonra odadakilere:
‘’Yine bir gencimizi vurmuşlar! Bugün bana bildirilen üçüncü şehidimiz…’’
Gün Bey biraz hüzünle:
‘’Gencecik çocuklar, inançları uğruna vurulup şehit düşüyor, ben ise kanserle uğraşıyorum. İşte bu gücüme gidiyor…’’
Daha sonra İstanbul Milletvekili Turan Koçal’a: ‘’Bu hastalık belki de ölümüme sebep olacaktır. Beni de şehitler safına katması için Yüce Allah’a dua ediyorum.’’
Esat Güçhan’a da şöyle söyleyecektir: ‘’Hiç tasalanmayın, ben bunun da hakkından gelirim. Cenab-ı Allah, kısa zamanda ölmemi takdir etmişse, bana mutlaka şehadet rütbesini nasip eder.’’
Maocu Aydınlık Gün Bey’i Hedef Gösteriyor
Aydınlık gazetesi 9 Nisan günü başlayan bir yazı dizisine Gün Sazak’a saldırarak başlıyordu. Aydınlık’ın yayınlarında hedef gösterilerek ev adresleri bile verilen bazı devlet görevlileri arka arkaya vurulmuştu. Gazetede Ülkücülerin buluşma yeri olarak tanıtılan ve krokileri de yayınlanan bazı kahvehaneler bombalanmıştı. İşte aynı şeytan tezgâhı, şimdi de Gün Sazak’ı hedef gösteriyordu.
Gün Bey’in böyle konularla ilgilendiği yoktu. 11 Nisan Çarşamba günü boynundaki ben ameliyatla alınır. Tam bugünlerde Cumhuriyet Gazetesi’nde Uğur Mumcu, Gün Sazak’ı hedef alan bir yazı yayınlar. Yazısında Yüksel İnşaat AŞ’nin yönetim kurulu üyelerinin isimlerini yazar.
Ertesi gün 13 Nisan’da Yüksel İnşaat Yönetim Kurulu üyesi, Şekerbank Genel Müdürlüğü’nden emekli edilen Ömer Sunar evinde ölü bulunmuştu. Başına ve göğsüne sıkılan üç kurşunla öldürülmüştü. Olay yerine bırakılan mektupta ‘’ihtilalin yolu, Çayanların yolu’’ diye imza vardır.
Gün Bey, üç farklı cepheden hedef durumdaydı:
‘’İktidar, iş hayatında batırmak için hedef almıştı!
Solcu terör örgütlerini kullananlar vurdurmak için hedef seçmişti!
Ve kanser illeti! O da hayatını bitirmek için hedef almıştı.’’
Gün Bey kanser tedavisi için 18 Nisan 1979 günü eşi Nilgün Hanımla beraber Londra’ya uçar. 24 Nisan günü hastaneye yatar. 25 Nisan Çarşamba günü ameliyat olur. 30 Nisan günü radyoterapi tedavisine başlanır. 25 Mayıs günü Avrupa’daki Türk Federasyon üyesi dernek yöneticileriyle yapılacak olan toplantıya gelen Türkeş’e katılmak üzere Frankfurt’a uçar. 26 Mayıs Cumartesi günü Avrupa’nın her yanından gelen teşkilat yöneticileriyle toplantı yapılır.
1 Haziran günü radyoterapiye son verilir. Yapılan son kontrollerde doktorlar durumunun iyi olduğunu tedavinin iyi sonuç vermesini beklediklerini söylemişlerdi.
İki aya yakın bir süre Londra’da kalan Gün Bey epeyce sıkılmıştı.
9 Haziran 1979 günü MHP’nin büyük kurultayı yapılacaktır. Buna yetişmeye çalışmaktadır. Eşi Nilgün Hanım’a neşeyle şöyle demiştir:
‘’Ankara’da şenlik var, hanım; bizim arkadaşlar arı gibi hazırlık yapıyor şimdi. Kambersiz düğün olmaz…’’
MHP’nin 14.Büyük Kurultayı 9-10 Haziran 1979 günlerinde Ankara Kapalı Spor Salonu’nda yapılır. Yine tarihi bir gün yaşanmaktadır. Divan Başkanlığına (Daha sonra 5 Aralık 1979’da Ankara’da komünist katiller tarafından şehit edilecek olan) MHP Kars İl Başkanı Hüseyin Cahit Aküzüm seçilir.
Genel Başkan Türkeş açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıkar ve:
‘’Delegelerimizin büyük çoğunluğunun burada olduğu anlaşılmıştır.
Yalnız şu delegeler burada mı, aramızda mı? Adlarını okuyorum.’’ diyerek başta İstanbul il Başkanı Recep Haşatlı olmak üzere şehit edilen il ve ilçe başkanlarının isimlerini arka arkaya okur. Her seferinde salondakiler hep birlikte ayağa kalkarak “Burada!” diyerek haykırmaktadır. Bu insanların her biri, kendini şehit namzeti olarak görüyordu. Onlar bunu kabullenmiş, ruhen buna hazırlanmış şehit adayları ordusuydu…
Türkeş, şehit delegeler yoklamasını bitirirken sözlerini şöyle bağlıyordu:
‘’Ruhları şad olsun!.. ölmezliğe eriştiler…’’
Yürekler dağlanmıştı.
Büyük kurultayda seçilen genel idare kurulu 12 Haziran Salı günü ilk toplantısını yapıyordu. Gün Bey cep defterine şunları yazacaktır:
‘’Genel İdare Kurulu toplandı divan seçimi yapıldı.
Genel Başkan Yardımcıları:
1.Gün Sazak
2.Sadi Somuncuoğlu – Niğde Milletvekili
- Agah Oktay Güner – Konya Milletvekili
- Ahmet Er
Genel Sekreter:
Necati Gültekin Ankara Milletvekili
Genel Sekreter Yardımcıları:
1.Yaşar Okuyan
2.Nevzat Kösoğlu – Erzurum Milletvekili
3.Ömer Çakıroğlu – Trabzon Milletvekili
4.Ali Gürbüz – Sivas Milletvekili
Genel Muhasip:
Mehmet Doğan – Kayseri Milletvekili
Gün Bey, MHP içinde arkadaşları arasında bir uzlaştırıcı ve denge adamıydı. Tartışmalı ve gergin toplantılarda onun sakin ve rahat tavırları, arası sıra damlattığı nükteleri, bir sükûnet ve ferahlık kaynağı oluyordu.
Türkeş’le diğer arkadaşları arasında geçen fırtınalı ve bazen açık bazen sessiz gerginliklerde; danışılacak, bir hal çaresi bulacak insan odur. Bütün arkadaşları için başvurulacak, danışılacak ve dayanılacak insandı.
Bir keresinde Erzurum Milletvekili Nevzat Kösoğlu ile baş başa sohbet ederken Nevzat Kösoğlu, Türkeş’in yönetim tarzından, otoriter tutumundan ve bunun sonucu olarak doğan sıkıntılardan söz ederek:
‘’O’nun ihtirası hem kendine hem bizlere hem de bu davaya büyük zarar veriyor!..’’
Gün Bey onu dikkatle dinledikten sonra yumuşak bir ses tonuyla:
‘’Ama şunu unutmayalım; O’nun bu ihtirası karakterinden kaynaklanıyor. Bu ihtiras, onun liderlik vasıflarını, iradesini, dayanma gücünü ve sürükleyici kişiliğini oluşturuyor. Bugünkü Türkiye’de, içinde bulunduğumuz bu şartlarda Türk Milliyetçiliğine iktidar yolunu; ancak bu büyük ihtirasıyla, bu karakteriyle ve bu iradesiyle, bu adam açabilir…’’
O anda Nevzat Bey’in beyninde bir şimşek çakar. Nevzat Bey daha sonra bu konuyu tekrar tekrar düşünür. Türkeş’i Dündar Taşer rahmetli ve Gün Bey’in söyledikleriyle bir daha imbikten süzer. Gün Bey’i haklı görür: Evet kendini merkeze yerleştirmeyen, hırsı zayıf bir insan; böylesine olağanüstü şartlara dayanabilir ve liderlik yapabilir miydi?..
MHP Manisa İl Başkanı Şehit Ediliyor
25 Haziran 1979 günü MHP Manisa İl Başkanı Cemil Çöllü şehit olmuştu. Cenazeye katılmak üzere MHP Genel Merkezi’nden Gün Bey ile beraber bir grup MHP yöneticisi Ankara’dan gelir. Gün Bey Manisa’da basına yaptığı açıklamada bu cinayetlerin faillerini hükümetin korumakta ve destek vermekte olduğunu bu sebeple Ecevit Hükümeti’ni sorumlu tuttuklarını ifade edecektir. Gün Bey cenaze için bütün Ege’den gelip toplanmış Ülkücülere seslenirken de şöyle diyordu:
‘’Her geçen gün, her kurban verişimizde duyduğumuz acıyla beraber milletimizin geleceği için mücadele azmimiz de büyüyor. Yarın kimin, hangimizin cenazesini kaldırmak için toplanacağımızı bilmiyoruz. Cemil bey kardeşimiz, önden giden şehitlerimize kavuştu. Allah rahmet eylesin.
Yolumuz hak yoludur. Allah bizimledir…’’
Devam edeceğiz…
MHP’ye Kurulan Tuzaklar, MHP Bingöl Belediye Başkanı Hikmet Tekin, Adana’da Altı Ülkücü Öğretmen Şehit Ediliyor.