ÖLSEM DE GAM YEMEM ARTIK!

0
340

ÖLSEM DE GAM YEMEM ARTIK!

Efendi Barutçu

“Türk Milletinin değerli evlatları. Bu hareket Ankara’da ve İstanbul’da devletin zırhlı araçlarını ve silahlarını gasp etmiş dar bir kadronun, 70’li yıllardaki gibi davranarak millete karşı bir kalkışmasıdır. Şerefli Türk milleti demokrasine ve huzuruna sahip çık. Türk milletini sindireceğini düşünen bu dar kadronun hareketine karşı sizleri sokağa ve milletinize sahip çıkmaya çağırıyorum. 
Devletine milletine sahip çık.
Recep Tayyip Erdogan”


Yukardaki cümleler 15 Temmuz 2016 gecesi Türkiye’de cep telefonu kullanan herkese olduğu gibi bize de bir çağrı olarak gelmişti. Türk Milleti tarihinin şahit olduğu en büyük ihanet hareketlerinden birine maruz kalmıştı ve Cumhurbaşkanı “Şerefli Türk Milleti”ne sesleniyordu, “otuz altı etnik gruba” değil. Bu seslenişler, bu çağrılar bir yıldır yükselerek devam ediyor. En son 15 Temmuz 2017 tarihinde darbe teşebbüsünün birinci yıldönümü dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı sıfatıyla yapmış oldukları muhtelif konuşmalarda da yine Türk Milletinin büyüklüğünden, şan ve şerefler ve zaferlerle dolu tarihinden bahisler açtı. 
Ne var bunda diyeceksiniz, 
15 Temmuz 2016 gecesine kadar biz Sayın Cumhurbaşkanının ağzından “Büyük Türk Milleti” ifadesinin çıkmasını yıllarca hasretle beklemiştik. Türkiye’yi yöneten zihniyet, Türkiye’de otuz altı etnik grubun yaşadığını, Türklerin de bu etnik gruplardan biri olduğunu üstüne basa basa adeta bir devlet politikası haline getirircesine tekrarlayıp duruyordu. Hatta bununla yetinilmemiş, dili “babuş” gibi bir namert: “ Ak parti sayesinde hepimiz Türk olmaktan kurtulduk.” diyecek kadar küstahlaşabilmişti.

Sanki Orhun Abidelerini diken, Kutadgu Bilig’i , Divan-ı Lugatı’t Türk’ü taşa ve kağıda kazıyan, çağlar öncesinden çağlar sonrasına haykıran, düzenli kara ordularını tam 2225 sene önce kuran millet Türk Milleti değildi.

“Sanki 1093 sene boyunca İslam’a adanmış, İslam’ın kılıcı olmuş, her şart içerisinde sadece müreffeh ve güçlü olduğu zamanlarda, mutlu ve kudretli olduğu zamanlarda değil, kudretinin seviyesine bakmayarak, refah aramayarak, vara yoğa bakmayarak İslam’a adanmış bir millet” Türk Milleti değildi.

Sanki Avrupa karanlıkta yaşarken Türkistan Coğrafyasında bir aydınlanma çağını gerçekleştiren millet Türk Milleti değildi. Sanki Karahanlı-Selçuklu Devletini kuran, insanlık tarihinin şahit olduğu en muhteşem medeniyetlerden birini Selçuklu-Osmanlı mucizesini gerçekleştiren, ufukların efendisi olarak “dünyanın bütün mazlumlarına şefkat eli, himaye eli, muhafaza eli uzatan”, Birinci Cihan Harbine kadar batılı sömürgecilere karşı bütün İslam alemini ve mazlum milletleri müdafaa eden millet Türk Milleti değildi.

Sanki 1071’de Malazgirt Meydanında Doğu Roma’yı yenerek Anadolu topraklarını Türk’e, İslama açan daha sonra 1453’te feth-i mübini gerçekleştirerek Doğu Roma’ya son veren, Malazgirt’ten 409 sene sonra ise Otranto Seferiyle Batı Roma’nın kalpgâhına uzanan, yüzyıllarca kudurgan Haçlı Seferlerine Anadolu’dan Kuzey Afrika’ya, Rus steplerine kadar göğüs gererek asr-ı saadetten sonra islama en büyük hizmetleri yapan bir cihan devletini inşa eden bir millet Türk Milleti değildi.


Sanki İmam-ı Azam Ebu Hanife’yi, Maturudi’yi, Şeyh Serasti’yi, Ahmed Yesevi’yi, Şah-ı Nakşıbendi’yi, Mevlana’yı, Hacı Bektaş-ı Veli’yi, Yunus Emre’yi, Uluğ Bey’i, Ali Kuşçu’yu, büyük hukukçu Zenbilli Ali Efendi’yi, Abdulkadir Meragi’yi, Itri’yi , Dede Efendi’yi yetiştiren, Sokullu’yu Türk Mehmet Paşa, Sinan’ı Türk Sinan yapan… velhasıl yüzyıllarca ihtişamın, adaletin, şefkatin en güzel örneklerini vermiş olan millet Türk Milleti değildi.


15 Temmuz 2016 gecesi Sayın Cumhurbaşkanının yaptığı çağrı bendenize Merhum Ayvaz Gökdemir Ağabeyi hatırlattı…

22 sene önceydi: 20 Nisan 1995 tarihinde Kocatepe’de Türkiye Diyanet Vakfı’nın konferans salonunda kutlu doğum haftasının yedincisinin başlaması münasebetiyle bir tören yapılıyordu. Törene o tarihteki CHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Hikmet Çetin, Devlet Bakanı Necmettin Cevheri, Devlet Bakanı Merhum Ayvaz Gökdemir de katılarak birer konuşma yapmışlardı. Hikmet Çetin’in CHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı sıfatıyla Yüce peygamberimizle ilgili çok kayda değer ifadelerinden hepimiz etkilenmiştik. Bir ara yan yana geldiğimiz Merhum Ayvaz Gökdemir Ağabey yüzünde sevinç pırıltılarıyla: “ Bir CHP genel başkanına bunları söylettik ya ölsem de gam yemem artık!” demişti.


Merhum fikir adamı ve tarih felsefecisi Nevzat Kösoğlu Ağabey her vesileyle: “ Türkiye’yi yönetenlerin milliyetçi olmaktan başka şansları yoktur.” derdi. Biz de bu gelinen noktayı tabii ki sevinçle karşılıyoruz. Bunun bir siyasi taktik veya Türk Milliyetçilerine uzatılmış bir elma şekeri olmamasını, milliyetçiliğin yeniden bir devlet politikası haline getirilmesini temenni ediyoruz.

Bir musibetin bin nasihattan evla olduğu 15 Temmuz 2016’da bir kere daha görülmüştür. Türk Milleti yediden yetmişe kadını-erkeği, genci-yaşlısıyla yüksek bir tarih ve devlet şuuruyla devletine, milletine vatanına sahip çıkmış, sömürgecilerin hain emellerini geçersiz kılmıştır. Ayaklar altına alınmak istenen “Milliyetçilik” o gece şaha kalkarak Türk Milletinin darbeye karşı tarihi duruşunu bir kere daha göstermiştir.

Nur içinde yatsın; Kutadgu Bilig’in yazarı Yusuf Has Hacip ne demişti?
“Taç giyen baş akıllanır, taş yiyen baş akıllanır.”

Sayın Cumhurbaşkanının ve devleti yöneten siyasi kadroların, Ak Parti’nin sözcülerinin son bir yıldır Türk Milleti, Türk Kültürü, Türk Medeniyeti, Türk Tarihiyle ilgili hasretle beklediğimiz konuşmalarını duydukça bendeniz de: “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan bu sözleri duyduk ya ölsem de gam yemem artık!” diyorum.

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz